
RÖPORATAJ: Özgür UTUŞ Koma Silbûs û Tarî: "bi siddetê careserî nabe! - Bi rîya dîyalogê jîyan dibe! - bi siddetê tu pirsgirek serrast nabe! ; Şiddet çözüm değil! “diyalog”la yaşamalı insanlar..”Şiddetle Hiçbir sorun çözülmeyecek! Koma Silbûs û Tarî, son yılların en popüler Kürtçe müzik grupları arasında yer alıyor. Silbûs û Tarî grubu Musa Doğan ve çocukları: Gülden, Gülsefa, Anter ve Sema beşlisinden oluşuyor. Grup özellikle albümlerinde verdikleri politik mesajlarla Avrupa’da ve Türkiye’de hatırı sayılı bir dinleyici kitlesine sahip. ...Grubun ilk tohumları1998 yıllında Musa tarafında atılır. Musa Doğan; ilk olarak birkaç arkadaşıyla “ararat” müzik grubunu kurar. Grupla çalışması uzun sürmez. Çeşitli nedenlerden dolayı gruptan yollarını ayırır. Musa grupla yollarını ayırdıktan sonra yıllarca hayalini kurduğu aile bireylerinden oluşacak müzik grubunun da ilk adımlarını atar. 1998 yılında Musa Doğan ve kızları Gülden ve Gülsefa ile grup kurulur. Daha sonra ailenin diğer bireyleri olan Anter ve Sema’da gruba dahil olurlar. Artık Silbûs û Tarî müzik grubu oluşmuştu. Türkiye’de yıllardan beri süre gelen Kürt sorununu “diyalog” yoluyla çözüleceğine inandıklarını belirten, grup üyeleri ile İstanbul Taksim’in en gözde mekânlarından biri olan Leb-i Derya’da, albümleri, geçmişleri, planları ve projeleri üzerine sıcak, samimi ve zevkli bir söyleşi yaptık. Silbûs û Tarî grubu nasıl oluştu? Gülsefa; Silbûs û Tarî’nin bir kaç üyesi daha öncede de müzikle ilgileniyorlardı. Müzik grubunu kurarken birçok zorluklarla karşılaştıklarını biliyorduk. Bu zorluklar Musa ve Gülsüm’ü yıldırmamıştı. Tam aksine müziğe olan aşkları daha da artmasına neden oldu. Bu ölümsüz müzik aşkı tüm aileyi sarmıştı. Aile üyeleri bu müzik aşkı ile yola çıkarak grubun ilk tohumlarını 1998’de attı. Musa ve Gülden ile kurulan gruba 2000 yılında ben(gülsefa) katıldım. Daha sonra sırasıyla Anter ve Sema gruba katıldılar. Böylece Silbus u Tari grubu doğdu. Silbûs Ermenice bir kelime anlamı aydınlık. Tarî ise ; Kürtçe’de gece/ karanlık anlamında gruba neden bu ismi verdiniz? Gülden: Yine grubumuzun ilk adımlarını Musa attı. Bu iki kardeş dağını bizler daha önce bilmiyorduk. Musa genç yaşlarında o iki dağa çok meraklıydı. Musa bizlere bu iki kardeş dağın efsanesini anlatınca, bizlerde Musa gibi bu dağları merak etmeye başladık. Hikâyesinden çok etkilenmiştik. Bu nedenle gruba Silbus u Tari adını verdik. Bugün grup Silbûs û Tarî olarak tanınıyor. Bize bu kardeş dağlardan söz eder misiniz? Musa; Mitolojiye göre bu kardeş dağlardan Silbus (Ermenice) aydınlığı Tari (Kürtçe) karanlığı temsil etmektedir. Aydınlık ve Karanlık iki büyük kardeş dağlardır. Bingöl Elazığ Dersim üçgeninde yer almaktalar. Biri kayalık, biri yeşil, biri karanlık, biri aydınlık, biri dumanlı, biri güneşli. „
SILBÛS Û TARΓ nin hakkın da başka farklı rivayet ve hikayeler de var. Silbus ve Tari dağları yan yana duran ve dört mevsim üzerindeki karları erimeyen heybetli iki dağdır.. Yörede kutsal değeri olan bu dağlarda yükselti fazla olduğundan ilk bahar mevsimi yazın sonlarına doğru gerçekleşir. İnsanlar bu kutsal dağlara gidip dualar etmekte ve kurbanlar kesmektedirler. “Yüreğimin bir bölümünü Silbûs û Tarî dağına bırakmıştım” Şimdi sizleri biraz tanıyalım. Silbûs û Tarî ailesini. Baba dan başlayalım Musa; Bir insan için en zor şey kendisini anlatmasıdır Kısaca kendimi anlatayım, kuralı bozmayarak Ben grubun kurucusuyum. 4 çocuk babasıyım Elazığ -Karakoçan’nın Karsini (Bazlama) köyünde dünyaya geldim. Benim müzikle tanışmam da lise dönemlerine dayanıyor. Lise öğrencisiyken söylediğim Kürtçe ezgilerden dolayı gözaltı ve işkenceler maruz kaldım Türkiye’de yaşadığım zorluklar ve baskılardan dolayı 1984 yılında yurt dışına çıkmak zorunda kaldım. Ancak benden iki yıl sonra da , Eşim Gülsüm ve kızım Gülden Türkiye’den ayrılarak İsviçre’ye yerleştiler. Ama yüreğimin bir bölümünü Silbüs ü Tari dağına bırakmıştım. Benim için. topraklarımdan, vatanımdan ayrılmak çok zordu. 1985 yılından beride İsviçre’de yaşıyoruz. Burada birkaç arkadaşımla “Ararat“ müzik grubunu kurduk. “Ararat” grubu ile çalışmalarım fazla uzun sürmedi. Çeşitli nedenlerden dolayı gruptan ayrıldım. 1998 yılında aile bireylerinden oluşan Silbus u Tarı grubunu kurdum. Şuan çalışmalarımı Silbüs u Tari grubunda yürütmekteyim. Saz çalmaktan dengbej stranları okumaktan büyük bir zevk alıyorum. Kahve ve Lipton çayı içmeyi çok seviyorum. Fransız, İsviçre ve İtalyan mutfağını çok seviyorum. Bu ülkelerin yemeklerini de güzel yaptığımı söylerler. Her gün saz çalıyorum. Ayrıca St. Gallenden Kürt Kültür Dernegi’nde öğrencilere saz kursu veriyorum. Gülden; 1984 yılın da Elazığ –Karakoçan’da dünyaya geldim Babamın (Musa) katkısıyla küçük yaşlarda müzikle ilgilenmeye başladım İlk defa sahneyle altı yaşında arkadaş oldum. O zaman Halepce halkı için bir konser düzenlenmişti. Şivan hoca(Perwer) ile aynı sahneyi paylaşmıştık. Annem babam ve ben. Gülsefa,o zaman bir yaşındaydı. Çok iyi hatırlıyorum minicik kalbim heyecandan duracak gibiydi. Müziğe olan tutkum, sevdam bu konserden sonra daha da arttı. Müzik artık bir tutkuya dönüşmüştü bende. 12 yaşından itibaren piyano dersi almaya başladım. Yine bu süre içinde St.Gallen Müzik Akademesi’nin organize ettiği kilise korosunda yer aldım Şuan müzik ve hareket pedagoji bölümü okuyorum, son bachelor-sınıftayım. Okulum bittikten sonra mastır yapmak istiyorum. Gülsefa; 1989 yılında İsviçre’de dünyaya geldim. 2000 yılında Silbus u Tari grubuna katıldım.
Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Müzikten hayatta bıkmam. Şarkı söylemediğim bir gün olsa kendimi çok kötü hissediyorum. Her şarkıyı okumam. Sözleri çok önemli olmalı, halkımın duygularını yansıtan şarkıları seçmeye özen gösteriyorum. Sevdiğim şarkılar çok var. Ayrıca grubun yazdığı stranlar da var. Müzikle uğraşmayı, dinlemeyi, kitap okumayı, resim yapmayı, fotoğraf çekmeyi, dil öğrenmeyi çok seviyorum..
Şuanda Yüksek Müzik Okul (konservatuar) sınavlarına hazırlanıyorum. . Anter; 1993 yılında İsviçre’de dünyaya geldim Grubun batericisiyim. Spor yapmayı seviyorum. (Squash, Futbol, Basketbol), bateri, e-gitar, e-bas çalmaktan çok hoşlanıyorum. Sevdiğim sarkıcılar ve gruplar: Orishas, Eminem, Fortminor, System Of a Down, Linkin Park . Ben de Yüksek Müzik Okul (konservatuar) okumak istiyorum. Ama şuanda müzik gymnasium (fenlise müzik bölümü) hazırlık sınıfındayım. Sema; Bende 1998 yılında İsviçre’de dünyaya grldim. Ben grubun en küçük üyesiyim. Aynı zamanda grubun Kemancısı ve en küçük solistiyim. Dans etmeyi, kitap okumayı ve keman çalmayı çok seviyorum. Ben, Rihanna, Awazen Ciya, John Kappas ve High School Musical benzer müzik grupları ve müzisyenleri dinlemeyi seviyorum. . En büyük hayalim ilerde dünyaca ünlü bir keman virtüözü olmak istiyorum.. Silbüs u Tari’nın annesi Gülsüm; Ben 1966 yılında Karakoçan’ın Karsını köyünde dünyaya geldim. 1990 yılına kadar grupta aktif olarak çalıştım. Müzikle iç içeydim. Tabii çocuklar çoğaldıkça müziğe ara vermek zorunda kaldım. Çocukların aile içi eğitimi ile daha çok ilgilenmeye başladım. Bu süre içerisinde eşim ve ben Gülden, Gülsefa, Sema ve Anter’in müzik konusunda eğitimini de üstlendik. İlk albüm ne zaman çıktı? Musa; İlk albümüz “ rewi”(yolcu) 2001 yılında KOM müzik tarafından çıkartılmıştı. “Şiddet çözüm değil! “diyalog”la yaşamalı insanlar. Şiddetle hiçbir sorun çözülmeyecek” Albümün isimi dikkatimi çekti. Neden “diyalog” ? Musa; “Diyalog”: yaşamın her alanında etkili olduğu için albümün ismini “diyalog” koyduk. Özelikle Türkiye’de yıllardan beri süre gelen Kürt sorununu “diyalog” yoluyla çözüleceğine inanıyoruz. Bu nedenle albüm bir mesaj niteliğinde... Gülsefa; Bugün dünyanın birçok ülkesinde savaşlar sürüyor. Çözümü şiddette arıyorlar. Eminim bir çoğumuz Mahatma Gandhi ‘nin “satyagraha” akımını duymuştur yada okumuştur. Bu akımı Mahatma Gandhi söyle belirmişti; pasif direnişte sevgiye yer yokken, satyagrahada nefrete hiç yer yoktur ve bu onun yönetim ilkesinin olumlu bir zaafıdır. Pasif direnişte fırsat bulunduğunda silah kullanmak hoşgörülürken, satyagrahada fiziksel güç kullanmak, uygun bir fırsat çıksa bile, yasaklanmıştır. Pasif direnişte daima karşı tarafı yıkma fikri vardır ve karşı taraftan sert bir davranış geldiği zaman, buna aynı sertlikle karşılık verilebilir, oysa satyagrahada karşı tarafa küfretmek gibi en küçük birşey bile yoktur” Martin Luther King ise: Irkların eşitliği inancı için çabalamış, haksızlıklara karşı şiddeti öngörmeyen direnişi savunmuştur. Ama maalesef bizler bu iki insanı anlayamadık.”ŞİDDETLE HİÇ BİR SORUN ÇÖZÜLMEYECEK” Ben Mahatma Gandhi ve Martin Luther King’i örnek aldım. Hiç bir zaman savaşı körükleyerek değil; halklara, dinleyicilere barış mesajlar vererek şarkılarımı söylemek istiyorum. Gülden; Bazı insanlar bizim için diyorlar ki ” popüler olmak için 4-5 dilde stranlar okumuşlar. ” Bizlerin popüler olmak gibi bir niyetimiz yok. Olmazda. Amacımız; Kürt halkını farklı dünya dillerin de insanlarla tanıştırmak istiyoruz. Maalesef sadece Kürtçe ile dünyaya mesajımızı veremeyeceğimizi düşünerek, bizde bazı stranlarımızı farklı diler de söyleyerek, kültürler arası bir köprü kurmaya çalıştık, çalışmaya da devam edeceğiz. Ama hiç kimse farklı yorum getirmesin. Ana dilimiz bizim kimliğimizdir! Anter; Şiddet çözüm değil! “diyalog”la yaşamalı insanlar. “Stranları seçerken halkımızın duygularını yansıtan stranları seçmeye özen gösteriyoruz.” Bu albümde repertuar nasıl oluşturuldu? Şarkıların seçiminde sorun yaşıyor musunuz? Musa: 2001 yılından başlayarak 2007 yılına kadar repertuarımızı belirtik. “Ax le daye” ile başladık “Newroz “ ile bittirdik. Çok uzun bir dönem repertuar çalışmalarına zaman ayırdık. Grupta herkes büyük bir özveriyle çalıştı. Ayrıca grup dışında her biri kendi dallarında profesyonel olan müzisyen arkadaşlarımız da bizler yardımcı oldular. Gülden; Albüm oluşturulurken repertuar seçimi geniş zamanda yapılan bir çalışmadır. Stranları seçerken halkımızın duygularını yansıtan stranları seçmeye özen gösteriyoruz. Repertuar seçimlerinde hep beraber karar veriyoruz. Seçtiğimiz stranlar üzerinde konuşuyoruz, tartışıyoruz ve sonunda hangisi bize uygunsa, hangisi içimize gerçekten siniyorsa o parçayı seçiyoruz. Ortak müzik yaptığımız ve müzik zevklerimiz aynı olduğu için şarkıların seçiminde sorun yaşamıyoruz. “Şarkılara verdiğimiz yorumla tarzımızı belirledik” Bu albümün, öncekilerden farkı var mı? Musa; Tabiî ki var. Her iki albüm arasında çok farklılıklar var.. İlk fark grubumuzun elamanları değişti. Üç kişiyken sayımız beşe çıktı. Sema ve Anter’de gruba katkı da bulundular. İlk albüm Kürt halk müziğiydi. “Diyalog” albüm ise bazı sınırları kaldırmak istedik. Stranlarımız beş dilden ve diğer stiller den icra etmeye çalıştık. Şarkılara verdiğimiz yorumla tarzımızı belirledik. Gülsefa: “rewi” albümü ile “diyalog” albümü arasında çok farklılıklar var. Bu albümü yaparken en çok dikkat ettiğimiz unsur.“Diyalog” albümü ilk albümden çok daha iyi olmalıydı ve “rewi” albümünü tekrarlamamalıydı. Bu yüzden içimize tamamen sinene kadar parçalar üzerinde çalıştık. “diyalog” albümünde 5 dil de stranlar söyledik. “rewi” albümünde ise, stranlar hemen hemen tamamen Kürtçeydi. Kim hangi şarkıyı söylüyor? Gülden: Ay Dilbere, Ax le daye Gülden & Gülsefa: Oxir be, Her Dad, Jane, Newroz, Li tariye Gülsefa: Duzgin Bava, Cima Gülsefa & Sema: Kelepce Gülden & Musa: Karakocan Musa: Kew helîn “Savaş bir yıkımdır. Kazanan yoktur” Biraz Uğur Kaymaz’dan söz edelim isterseniz. Albümde Uğur Kaymaz’ın anısına bir şarkı yapmışsınız. Oldukça etkili bir stran. Dinlerken insan gözyaşlarına hakim olamıyor. Silbûs û Tarî’nın annesi Gülsüm; Mardin Kızıltepe’de yaşayan 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ın "güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucunda yaşamını yitirmesi" ve artık başka çocukların öldürülmemesi için bu stranı yaptım. Bir annenin feryadıydı bu... Bir annenin acısını ve gözyaşını yine en iyi anlayan bir annedir. Dünya da süren savaşları tek taraf kaybediyor. O da biz anneler. Yıllarca ölen çocuklarının mezarı başında ağıtlar yakan, gözyaşı döken bizleriz. Savaş bir yıkımdır. Kazanan yoktur savaşta, hele çocukların öldüğü bir savaş, yarınları katletmektir. Dünyada süren tüm kirli savaşların bir an önce barışla son bulmasını istiyorum. Musa: 12 yaşındaki İlköğretim 5. sınıf öğrencisi Uğur Kaymaz'ın sağ ve sol eline 4 adet, vücudunun sırt bölgesinden 9 adet olmak üzere toplam 13 adet kurşun sıkılmıştı. Uğur’un yaşı 12 bedenine sıkılan kurşunlar ise 13. Kurşunlar Uğur’un yaşını geçmişti. Bu olay beni çok etkilemişti. Eşim (Gülsüm) ile beraber “Oxir (be)” ağıtını yaptık Oxir (be) - Uğurlar olsun Uğur Babasız kaldım ben, öldürdükleri oğlum ve babasıydı Kızıltepe sokakları kan gölüne döndü Kuzumun yarası ne bir, nede ikiydi. Anne bilmiyorum hangi yarayı tutayım, söyle bana anne Bir sonbahar günü, akşama doğru onlar dedi “uğur son yolculuğuna alındı,” toprak taş başıma yağdı onlar dedi “uğur son yolculuğuna alındı” Yaşam karanlık oldu bana Uğurlar olsun Uğurum babana selam söyle benden Arıyorum sizleri gece gündüz koyun kuzuyu arar gibi Yıkamam elbiselerinizi, hep gelsin kokunuz Kaldırmam Yatakları, geri geleceksiniz diye bekliyorum sizi Uğurlar olsun Uğurum babana selam söyle benden Arıyorum sizleri gece gündüz koyun kuzuyu arar gibi “Müziğimizin kaynağı geniş bir yelpazeye uzanıyor” Farklı dillerde Müzik yapan bir grupsunuz. Mezopotamya etnik müziğini diğer dilerle harmanlanmışsınız. Bu müzik yelpazesi nereye kadar uzanıyor. ? Gülsefa: Mezopotamya müziğiyle ilgilenmemizin sebebi çok zengin bir müzikal kaynak olması. Birçok kültürü barındırıyor. Ritimler bizim için çok ilgi çekici, tabii melodiler de. Diğer taraftan kendi içinde farklılıkları barındıran bir müzik. Gülden: Müziğimizin kaynağı geniş bir yelpazeye uzanıyor. Türkiye, Kurdistan, Ermenistan, Dersim, birer kaynak bizim için. Bunların dışında bütün Orta Avrupa’da bizim için müzikal bir kaynak. “Grup olarak çok daha başarılı olacağımıza inanıyoruz”. Grup elamanları içerisinde solo albüm projesi var mı? Musa; Şuan öyle bir düşüncemiz yok... Gülsefa: Silbus u Tari grubu olarak çok mutluyuz. Kendimizi hiçbir şekilde ayrı düşünemiyoruz. Tek başımıza bir şey yapmak aklımıza gelmiyor.. Grup olarak çok daha başarılı olacağımıza inanıyorum. Sema, sendeki bu keman tutkusu nerden geliyor? Sema; Kemanın çok büyülü bir sesi var. Bu büyülü ses beni çok etkilemişti. Kemanı öğrenmeye karar verdim. Keman’da ne çalarsanız çalın, her zaman büyülü bir ses verir. Daha kolaydır Strad çalmak. Guarnieri del Gesu yapımı kemanları kullanmak ise ustalık gerektirir. Öncelikle kemanı iyi tanımalısınız. Enstrümana alışmak, onunla dost olmak epeyce zaman ister. Son derece insani, samimi, mütevazı, mucizevî bir ses. Ayrıca sesi çok daha güçlüdür. Dilşad Said, hocayı çok beğeniyorum. “Halk, festivali benimsiyor” Daha önce Türkiye'ye gelmiştiniz. İzlenimlerinizi öğrenebilir miyiz? Gülsefa: Bildiğiniz gibi biz Elazığ-Karakoçanlıyız Karakoçan’da konser vermeyi çok istedik. 2 kez başvurmamıza rağmen izin almadık. İlk konserimizi İstanbul’da verdik. Çok sevdiğimiz bir atmosferi, havası vardı. Doğu kültürünü çok seviyorum. Aslında biz bütün kültürleri seviyoruz. Gülden; Az önce de Gülsefa’nın belirttiği gibi gecen yıl Türkiye’de çeşitli festivallere katıldık. Festivale ilgi çok büyüktü. Halk, festivali benimsiyor. Halkımızla bir bütün olmuştuk. Şarkılarımıza eşlik ediyorlardı. Büyük bir coşkuyla konserlerimiz geçti Çok mutlu ayrıldık. . Bu tür festivaller artık Anadolu'da da, insanların seçkin kültürel etkinlikleri izlemesi için bir fırsat doğabileceğini kanıtlıyor bir anlamda. Musa: Türkiye’de ilk konserimizi İstanbul –Bostancı Gösterim Merkezi’nde verdik. Daha sonra Yayladere festivaline katıldık.. 4 sene üste üste Karlıova festivaline katılıyoruz. En son Varto festivaline katıldık. Çok güzel anılarımız geçti. Halkımızla beraber şarkılarımızı söyledik.. Halkımız konserlerimizde bizleri yalnız bırakmadı. . “Yaptığımız müziğimize güveniyorduk” Son (Diyalog) albümünüz ve hayli ses getirdi. Böyle bir sonuç bekliyor muydunuz? Musa: Kendi adıma sonuçtan çok memnunum. Bu durum bizi çok motive ediyor. Gelecekte çok daha başarılı yapıtlara imza atmamızı teşvik ediyor... Gülden: Dinleyicilerimiz hoşlandı albümden. Ama Önemli olan sahne performansı sonrasında ortaya çıkacak sonuç ve dinleyicinin tepkisidir bence. Örneğin festivallerde birçok dilde stranlar söylerken, dinleyicilerin olumlu tepkileri gözlerden kaçmıyor. Müzik evrenseldir. Gülsefa; Yaptığımız müziğimize güveniyorduk ve başarılı olacağımızı tahmin ediyorduk. Şuan ki, ilgi beklentimizin üstünde. Bu durum, bizi çok mutlu ediyor. Bu albümü yaparken, çok emek verdik. Gece- gündüz çalıştık. Aldığımız olumlu tepkiler bizi çok mutlu ediyor... Konserlerimizde dinleyiciler bizlere eşlik ederek şarkılarımız söylerken inanılmaz bir mutluluk yaşıyoruz. Kendi şarkılarımızı oluşturdukça, dinleyenlerin yoğun talepleri, albümü hep gündeme getirdi. “Müzik endüstrisinde bir çöküş var” Genel bir soru, müzik piyasasının durumu hakkında her müzisyenin söyleyecek sözü vardır kanımca. Sizce durum nedir? Gülsefa: Türkiye’de durum çok kötü. Ekonomik açıdan krizde.. Kötü örnekleri de olsa zamanla zaten kaliteli olanlar kalacaktır Umarım onların içinde biz de olabiliriz. Ancak kötü projeler piyasaya zarar veriyor bir yandan. Başarısız olan albümler yüzünden plak şirketleri yenilere daha az şans tanıyor. Bunun sebebi bence kötü projeleri piyasaya sokmaya çalışan bilgisiz ama gücü olan insanlar. Ülkemizde dönemlik trendleri sömürme mantığı terk edilmedikçe daha da kötüye gider bu piyasa. Gülden: Türkiye’de müzik piyasası çok kötü bir durum da olduğunu söyleyebilirim. Korsan CD ve Mp3 Türkiye’de çok daha yaygın. Bu nedenle Türkiye’deki müzik şirketleri kapılarına tek tek kilit vuruyorlar. Avrupa’da ise; mp3 ve korsan Cd konusunda birçok önlemler alındı. Avrupa’da müzik şirketleri daha iyi bir durum da. Bu olumsuzluklara rağmen Kürtçe müzik gruplarının sayısının artmasından memnunum. Değişik tarzlarda çeşitli gruplar arttı. Bu artışlar da rekabeti doğuruyor. Bunlar arasında zaman içinde her ne sebeple olursa olsun farklı ve iyi olan gruplar bir yer edinecekler kendilerine. Musa:Müzik endüstrisinde bir çöküş var. Hele Kürt plak şirketleri daha da zor durumda. Birçok firma kapılarına kilit vurmuş durumda. Mp3 ün yaygınlaşması ve artık herkesin evinde Internet olması da bu durumu daha da kötüleşmesine neden oluyor. Çıkan bazı yasalar var. Bu yasalar bizler için umut verici. Artık internette Mp3 indirenlere ağır cezalar gelecek.. Yapılan müzik açısından sorarsanız belki 5 sene öncesine göre çok daha fazla alternatif müzik grubu var piyasada ama bunu bir gelişme olarak görmüyorum. “Aile kavramı bizler için çok kutsal” Çalarken veya şarkı söylerken hiç birbirinize ters düştüğünüz oluyor mu? Musa: Hayır. Biz bir aileyiz. Herkes birbirini yakından tanıyor. Yani kimin neyi istediğini, neye kızdığını çok iyi biliyoruz. Bu nedenle birbirimize hiç ters düşmedik. Tabii ki, grup içerisinde fikir alış-verişleri oluyor. Beraber yaptığımız bir beste üzerinde tartışıyoruz, ama sonuçta hepimiz ortak karar veriyoruz... Gülden: Koma Silbus u Tari, elamanları aynı aileden oluşuyor. Baba ve kardeşlerimde oluşan bir grup. Herkes birbirini çok iyi tanıdığı için, kimin ne yapacağı önceden kestirilebiliyor. Bazen herkes aynı anda tak diye durabiliyor ve bir süre sonra yine aynı anda çalmaya ve söylemeye başlıyor. Sürekli birbirimizi kolluyoruz. Bir prensibimiz var, sıkılan çalmayı ve söylemeyi bırakıyor. Böylece bu sıkıntı diğerlerine yansımıyor. Gülsefa: Grup elemanlarından ayrı düşünmek olanaksız. Herşeyden önce biz bir aileyiz. Aile kavramı bizler için çok kutsal. Birbirimize son derece bağlıyız. Sonuçta grubun başarısı, kendi içinde iddialı olmasından da kaynaklanıyor. Koma Silbus u Tari, yetenekli ve uyumlu insanlardan oluşuyor. Başarı için tabii ki daha fazlası lazım ama bunlar olmadan diğer nitelikler genelde bir işe yaramıyor. Grup içerisinde tartışmalar oluyor. Sonuç olarak hepimiz ortak karar alıyoruz. Böylece grup içerisinde kopmalar olmuyor. Sema: En küçükleri olduğum için gruba ayak uydurmakta pek sıkıntı çekmiyorum. Gülsefa ve Gülden ablamın müzik bilgilerinden yararlanıyorum... Galiba en şanslıları benim. Küçük olmanın avantajlarından faydalanıyorum. Grup üyeleri ile hiç ters düşmedim. Herkesin grupta görevleri var. Bu görevleri herkes yerine getirirse bir problem çıkmıyor. ...ki, Silbus u Tarı grubu son derece birbirine bağlı bir grup. Herkes beni çok seviyor. Anter: Eğer bir karara varılacaksa mutlaka beşimizin ortak kararı oluyor. Genelde birbirimizi çok iyi takip ediyoruz. Herkes bir diğerinin ne yapacağını kestirebiliyor. Bir de insan ilişkilerine dayalı bir olay bu. Grup aile üyelerinde oluşması da grubu üyeleri arasındaki bağı daha da güçlendiriyor. “Kürt müziğin dünyada en iyi şekilde temsil etmek istiyoruz. “ Yakın gelecekteki projelerinizden, hayallerinizden söz edebilir misiniz? Gülden; Şuan Geleceğe yönelik bir projemiz yok. Biz proje grubu değiliz (gülüyor). Yeni albümümüz çıktı, yeni şarkılarımızı söylüyoruz. Birçok ülkede konserler veriyoruz. Farklı kültürlerle tanışıyoruz. Farklı dillerde stanlar söylemek çok büyük bir mutluluk bizler için. Sanırım gelecek için tek planımız Kürt müziğini, dünya müzik listelerine sokmak ve müzik yapmaya, çalıp söylemeye devam etmek Gülsefa; Hayallerimi yaşıyorum şuanda, ailemle müzik yapıyorum ve dünyanın her yerinde konserlerimiz var. Yaptığımız müzik halkımız içindir, ve okuduğumuz şarkıların sözleri halkımızı temsil ediyor. Kürt müziğin dünyada en iyi şekilde temsil etmek istiyoruz. Bunu başarmak için müziği profesyonel bir seviyede yapmak istiyorum. Musa: Hayalimiz tabii ki var. Kürtçe müziğin uluslararası alanda tanınmasını ve gelecekte çok daha büyük başarılara imza atmak istiyoruz. Bu hedef en büyük hayalimiz. Tabii ki, öncelikle bunun için çok çalışmamız gerekiyor. Öncelikle eksiklerimizi gidermemiz ve bu konuda ilerleme kaydetmemiz lazım. Ayrıca sanatımızla Kürt halkının ve dünyadaki tüm ezilen halkları sesi olmak istiyoruz Sema: En büyük hayalim ilerde dünyaca ünlü bir keman virtüözü olmak. En son gittiğiniz film? Gülsüm: Phantom of the Opera – (musical) Gülsefa: Sema ve Anter’le “wall-e” filimini izledik. Gülden & Musa: Dol, (Hûner Saleem) En son okuduğunuz kitap? Gülsefa: The Wave (Türkçede “Dalga” mi oluyor?) Anter: Vince, 17, baba Sema: Bir anda Ikiz Gülden: Bazinê Nînattayê (Ahmet Ümüt, Kürtçe tercümanı Resad Sorgul) bir nefesle okudum. Grup 2008 yılını nasıl geçirdi? Gülden; 2008 senesi bizler için çok güzel bir yıldı. 2008 yılında “Diyalog” albümü çıktı. Bununla beraber yoğun konser trafiği de başlamıştı. Birçok ülkede sayısız konserler verdik. Son olarak “Diyalog” albümünde yer alan “Cima” stranına klip çektik. Çok güzel bir klip oldu. Bizler için en önemli okulumuzdu. Yılın büyük bir zamanını okula ayırdık. Yeni yıla girmemize çok az bir zaman kaldı. Eğer bu zaman içerisinde olumsuz bir şey olmaz ise¸halkımızla birlikte yeni bir yıla gireceğiz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şeyler var mı? Gülden : Heval Özgür çok teşekkür ediyorum, keyifli bir röportajdı. Musa: Evet, bende çok eğlendim. Gülsefa:Bütün kötü günlerimizi unutamasak da, güzel günler sürekli önde olsun, başaramadığımız şeyleri yeni yılda çözelim ve motivasyon kaynağımız o güzel hatıralar olsun diyoruz. Dileklerimizi tutarak hep beraber bütün sevgi ve gücümüzü toplayarak el ele kol kola vererek 2008’den büyük bir adımla 2009 yılına girelim... Özgür UTUŞ.
